Gökyüzünün Kalbi Masalı Oku
Bir varmış, bir yokmuş. Göklerin bulutlarla dost olduğu, dağların mavi denizlerle buluştuğu uzak diyarlarda, Zümrüt Ormanı’nın kalbinde yaşayan minik bir peri varmış. Adı Mira'ymış. Mira, yeşil gözleriyle her sabah ormanın uyanışını izler, minicik elleriyle çiçeklerin üzerindeki çiğ tanelerini toplarmış.
Bir gün, Mira ormanın en yaşlı çınar ağacından fısıldayan bir ses duymuş. Ses, eski bir masal gibi hüzünlü ve derinmiş. “Mira,” demiş yaşlı çınar, “gökyüzünün kalbini bulmanın zamanı geldi.”
Mira, şaşkınlık içinde sormuş: “Gökyüzünün kalbi mi? O da ne demek?”
Yaşlı çınar ona göz kırparak cevap vermiş: “Gökyüzünün kalbi, umut ve sevgi dolu bir kristaldir. Ormanın tüm renklerini besler, denizin derinliklerine bile ışık saçar. Ama yıllar önce kötü bir büyücü, gökyüzünün kalbini çaldı ve onu Bulut Dağları'nın karanlık mağaralarına sakladı. O zamandan beri ne güneş eski gibi parlıyor ne de çiçekler eskisi gibi renkleniyor.”
Mira, çınarın bu sözleri üzerine hemen cesaretlenmiş. Minik kanatlarını çırparak ormandaki dostlarına veda etmiş ve yola koyulmuş. Yolculuğu uzun ve zorluymuş; önce Kar Fırtınaları Vadisi'ni geçmesi gerekiyormuş. Vadide, sürekli esen buz gibi rüzgarlar varmış. Mira, rüzgarların arasında kaybolmamak için ormanın bilge baykuşundan aldığı bir yıldız tozunu etrafa serpmiş. Bu yıldız tozu ona hem yön göstermiş hem de içini sıcak tutmuş.
Uzun bir yolculuktan sonra Mira, sonunda Bulut Dağları'nın eteklerine ulaşmış. Burada, kristalin saklı olduğu karanlık mağaraya girmesi gerekiyormuş. Mağaranın kapısını açtığında, etraf zifiri karanlıkmış. Ancak Mira korkmamış; elindeki minik ışıltı taşıyla yolunu aydınlatmış.
Karanlık mağaranın derinliklerinde, gökyüzünün kalbini koruyan devasa bir ejderha uyuyormuş. Bu ejderha, parlak kırmızı pulları ve göz kamaştıran sarı gözleriyle hem korkutucu hem de ihtişamlıymış. Mira, sessizce ejderhaya yaklaşmış ve fısıldamış:
“Sevgili ejderha, sana zarar vermek için burada değilim. Ormanın renkleri, çiçeklerin kokusu, denizlerin berraklığı için geldim. Gökyüzünün kalbini geri istiyorum.”
Ejderha, Mira'nın bu saf ve cesur isteğine şaşırmış. Minik peri, kocaman ejderhadan bile daha cesurmuş. Ejderha başını eğerek ona bakmış ve demiş ki:
“Ey küçük peri, gökyüzünün kalbini ancak cesareti olan birisi taşıyabilir. Ona yaklaşmak bile büyük bir sevgi gerektirir. Madem bu kadar cesursun, kalbi ormana geri götür.”
Böylece ejderha, gökyüzünün kalbini parıldayan bir kristal olarak Mira’ya uzatmış. Kristal, Mira’nın dokunuşuyla ışıldamış ve mağara, gökkuşağının tüm renklerine bürünmüş. Mira, kristali alıp gökyüzüne doğru yükselmiş, rüzgarın kanatlarında ormana doğru uçmuş.
Mira, gökyüzünün kalbini ormanın ortasındaki gölün derinliklerine bıraktığında, tüm orman bir anda canlanmış. Çiçekler renklenmiş, ağaçlar yemyeşil olmuş, gökyüzü masmaviye bürünmüş. Ormanın her köşesinden mutluluk sesleri yükselmiş.
Ve işte o günden sonra, Mira her sabah ormanın tüm dostlarıyla birlikte gökyüzünü selamlamış. Gökyüzünün kalbi orada, ormanın derinliklerinde, dostluk ve sevgiyle parlamaya devam etmiş.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine...
Bu masal gibi pek çok kaliteli ve eğitici masalı okumak için sizi Masalokurum.com'un gizemli dünyasına bekliyoruz.
Tıklayın: Masal Oku
Yorumlar
Yorum Gönder